İçeriğe geç

Osmanlı Arşivlerinde Bilal ile Mesdi

Ordu eşkıyaları konusunda yayınlanmış çok az eser vardır. Bazı Ordulu yazarlar tarafından birçok Ordulu eşkıyanın hayatlarını konu edinen makaleler yazılmıştır. Osmanlı Arşivleri Uzmanı Adnan Yıldız, Osmanlı Arşiv belgelerini de ekleyerek Ordulu eşkıya Soytaroğlu hakkında bir makale yazmıştır. Bu eşkıyaların içinde bulundukları sosyal ortam, onları suça iten nedenler, ülkenin yönetimi sırasında karşılaşılan hukuksuzluklar ve eşkıyaların yaşadığı yıllarda kimi zümrelere tanınan ayrıcalıklar incelenmeye ve araştırılmaya muhtaçtır.
Ordu’da eşkıyaları konu edinen ilk roman “Kahramanlar Kahramanı Hekimoğlu” adıyla 1983 yılında Murat Sertoğlu tarafından yazılmıştır. Murat Sertoğlu bu romanda adına türküler yakılan Hekimoğlu İbrahim’in öyküsünü anlatmaktadır. Aynı öykü “Hekimoğlu Efsanesi” adıyla Baha Rahmi Özen tarafından tekrar romanlaştırılmış ve 2013 yılında Hayat Yayınlarınca yayınlanmıştır. Hekimoğlu hakkında Osmanlı Arşivleri Uzmanı Yaşar Celep’in de bir makalesi vardır.
Ordulu eşkıyalardan ikisinin, Bilal ve Mesdi’nin servüvenlerini anlatan bir roman da tarafımdan yazıldı.
Söz konusu roman, 2010 yılında Serüven Kitap tarafından  “UMUTLAR TÜKENİNCE”  adıyla yayınlandı. Bu romanda yaklaşık yüz yıl önce Ordu yöresinde geçen olaylar konu edilmiş, bu arada I. Dünya Savaşı yıllarında geçen olaylara da yer verilmişti. Seferberlik yılları da denilen o yıkım yılları romanda ayrıntısıyla anlatılmaya çalışılmış, Bilal ve Mesdi adlı iki gencin o yıllardaki serüvenleri de romanın ana konusu edilmişti.  
Roman okuyucu tarafından beğenilmiş olmalı ki Altınpost Yayınevi romanın ikinci ve üçüncü baskılarını da gerçekleştirdi. Tarihi bir roman özelliğini taşıyan UMUTLAR TÜKENİNCE adlı romanda kurguya pek yer verilmemiş, gerçek hayat hikâyeleri anlatılmıştır.
Artık Osmanlı Arşivlerine rahatça girebiliyor ve bu romanda adı geçen kahramanların vukuatlarıyla ilgili belgelere ulaşabiliyoruz. Romanın kahramanlarından ikisinin, Bilal ve Mesdi’nin adlarının geçtiği üç belgeyi okuyucularımın bilgisine sunuyorum. (*)
                                                               *** 
Tarih: 6 Eylül 1327 [19 Eylül 1911] 
Mahreci: Sivas
Numara: 25964
Dahiliye Nezaretine
Mesudiye Kazas’ının Yavadı karyesinden müderris Tevfik Efendi’yi geçen teravih namazından sonra hanesine gitmekte iken kurşunla cerh eden Bilal ve Mesti nam şakilerin bu kere de Çağman karyesinden Herkoğlu Pavli’yi fidye-i necat talebiyle katleyledikleri ve hamilerinden yedi şahsın takip müfrezeleri tarafından derdest ve ciheti-i adliyeye teslim edilip şaki-i merkumanın takibatına da şiddetle devam edilmekte bulunduğu Karahisar-ı Şarki mutasarrıflığından bildirilmesiyle teşedid-i takibat için civar mahallere de tebligat-ı mukteziye icra kılındığı ma’ruzdur.
6 Eylül 1327
Sivas Vali Vekili Alaeddin
Bu belgeden anlaşıldığına göre Bilal ve Mesdi  işledikleri suçlardan dolayı aranmaktadırlar. Aslında Yavadı karyesinden Tevfik Efendi’nin yaralanması Mesdi’nin vukuatıdır. Çağman Köyüne akrabalarının yanına gitmek için yola çıkan Aliçinli Pavli’nin öldürülmesi ise Bilal’ın vukuatıdır. Her iki eşkıya hapisten kaçtıktan sonra birlikte “kıra çıkmaya” karar vermişler ve birlikte dağda gezmeye başlamışlardır. 1911 yılında Bilal 18-19 yaşlarında, Mesdi ise 30-35 yaşlarındadır. Belgede adı geçen eşkıyaların “fidye-i necat” yani “ya can, ya mal” şeklinde soygun yaptıkları, varlıklı kişileri tehdit ettikleri ve müfrezelerce şiddetle takip edildikleri de belirtilmektedir.
                                                               *** 
Tarih: 13 Eylül 1327 [26 Eylül 1911]
Mahreci : Mesudiye
Mevrudu: Dersaadet
Dahiliye Nezareti Celilesine
Mesudiye tevkifhanesinden firar edip de altı mahdan beri kazamız civarlarında icra-i şekavet ve birçok katl ve fidye-i necat ahzına devam eden Mesdi ve refiki Bilal haklarında sancak ve vilayetimize vuku bulan müracaatlarımız üzerine derdestine ve civar kazalardan müfreze çıkarılmış ise de kuralarda bulunan himayedaranının ellerinden ahzına muvaffak olamıyorlar. Müfreze icra-yı takipte iken bir taraftan fidye-i necat ahzı ve katl el-an devam etmekte müfrezeler takipte iseler de henüz bir semere hasıl olamamış mal ve canımız tehlikede hanelerimizden taşraya çıkamıyoruz. Bu canilerin derdesti ancak hamilerinin elde edilmesine mütevakıftır. İcabının icrası babında artık şu sevgili vatan muhafızı şanlı ordumuzda dahlinden başka çaremiz kalmamıştır ferman.
Tüccardan Yor [Yorgi]         
Tüccardan Kuzme oğlu Aron             
Tüccardan Anastas
Tüccardan Todor.           
Tüccardan Yako
Tüccardan Korike
Belgeden anlaşıldığına göre Bilal ile Mesdi halen yakalanamamışlardır. Mesudiyeli gayrimüslim tüccarlar, bu “canilerin” yakalanmaları için Dersaadet’e (İstanbul’da) İçişleri Bakanlığına şikâyet dilekçesi vererek Bilal ve Mesdi’yi koruyan ve barındıran kişilerin de cezalandırılmalarını istemekte, müfrezelerin bunları yakalayamadıklarından bahsetmekte ve ancak bu eşkıyaların  “şanlı ordu” tarafından yakalanabileceklerini belirtmektedirler.
Belgede dikkat çeken bir özellik de şikâyetçilerin tamamının gayrimüslim olmalarıdır. Halbuki Bilal ve Mesdi yaptıkları soygunlarda bu tür bir ayırım yapmamışlardır. Buradan Mesudiye kazası merkezindeki bu tüccarların diğerlerinden daha varlıklı oldukları ve kendilerini can ve mal emniyetinden yoksun gördükleri algısını çıkarmak mümkündür.  
                                                               ***
Tarih: 23 Eylül 1327 [6 Ekim 1911]
Mahreci Sivas
No: 7671
Dahiliye Nazaretine
C[evap] 17 Eylül 1327 373 numara mezkûr kopyası müteala olundu eşkıya-yı merkume takip olundukları ve hamilerinden yedi şahsın derdest ve cihet-i adliyeye teslim edildikleri ve 6 Eylül 1327 telgrafla arz olunan Bilal ve Mesdi olup kemal-i şiddetle takiplerine devam olunmakta olduğu ma’ruzdur.
Fi 22 Eylül 1327
Sivas Valisi Alaeddin 
***
Bütün bunların sonunda ne olmuştur?
 Ne olacak Bilal ve Mesdi’nin aileleri jandarma baskısına ve işkencelere maruz kalmışlardır. Bilal’ın ağabeyinin evi, iki defa jandarma tarafından baskına uğramış, bir defasında ailenin 18 koyunu birden kesilerek el konulmuş, ikinci defasında ise 12 koyun ve bir çift öküzleri jandarma tarafından kesilmiştir. Bilal’ın iki ağabeyi ve yengesi İpek işkence altına alınmıştır. Bilal’ın bu iki ağabeyi Mehmet ve Ahmet 1914 yılında askere alınmışlar ve Sarıkamış cephesinde can vermişlerdir. 
“Kemal-i şiddetle” takip edilen Bilal ve Mesdi ailelerine yapılan zulümlere daha fazla dayanamamış ve kendi istekleriyle yıllar sonra teslim olmuşlardır. Fakat onların bu masum teslimiyetleri hayatlarına mal olmuş, Mesdi Karahisar’a (Şebinkarahisar) götürülürken yolda kaçıyor bahanesiyle vurularak öldürülmüş, Bilal ise Karahisar hapishanesinde isyan çıkardı bahanesiyle zehirlenerek öldürülmüştür.
Her iki eşkıyanın ailelerinin dramlarını UMUTLAR TÜKENİNCE adlı romanımdan okuyabilirsiniz. Bu romanda Ordu’yu ve yüz yıl önceki kendi geçmişinizi bulacaksınız.

(*) BOA, D.H.H. 37/45

Kategori:mesudiye tarihiMithat Baş tarih araştırmalarıordu tarihisarıkamışsavaşşehitlerimizTürk kültürü

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın