İçeriğe geç

Ordu Coğrafyasının Tapuları: Adlarımız

Last updated on 27 Aralık 2022

 

ORDU COĞRAFYASININ TAPULARI: ADLARIMIZ

Ordu yöresinin tarihi derinlikleri araştırıldığında geçmişte bu bölgede yaşamış birçok farklı toplumun bulunduğunu ve bu toplumlardan kalma isimlerin de günümüze kadar geldiğini görmek mümkündür.

Bugüne kadar yapılan bilimsel araştırmalardan anlaşılmıştır ki, M.Ö. yaklaşık 2000’lerden itibaren Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi birçok devletin egemenliği altına girmiştir. Hititler, Kaşgalar, Amazonlar, Frigler, Kimmerler, İskitler, Medler ve Persler, Büyük İskender, Pontus Devleti, Roma ve Bizans İmparatorlukları, Trabzon Rum Devleti, Türk Beylikleri (ki bu yörede özellikle Danişmendliler, Hacı Emiroğulları ve Taceddinoğulları söylenebilir), Osmanlı İmparatorluğu ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu topraklarda hüküm süren siyasi organizasyonlardır.

Böylesi siyasi değişimlere sahne olan bir bölgenin nüfus yapısının ve kültür kimliğinin değişmesi de kaçınılmazdır.  

Kültür kimliği denildiği zaman ilk akla gelen dildir. Yani eski deyimle lisan. Lisanın yaygın olması ve bölgede çeşitli coğrafi adlara damgasını vurması o lisanın ticaret dili olup olmamasına da bağlıdır. Nitekim ilk çağlarda bu topraklarda yaşamış çok çeşitli kavimlerin dillerinden günümüze kadar gelen ticaret dili olarak kullanıldığı için yalnızca Grekçe olmuştur. M.Ö. 600’ler civarında kurulan Helen kolonilerinin bu coğrafyada ticaret dili olarak Grekçeyi kullanması, daha sonra da Bizans döneminde bu dilin resmi dil olarak kullanılması, bölge kültürünü önemli ölçüde etkilemiştir. Ülkemizdeki Türkçe olmayan adlandırmaların büyük bölümü antik Anadolu kavimlerinden olan Luwi ve Grekçe diline aittir. 

Orta Karadeniz Bölgesinin kültürel kimliğinde ikinci büyük değişiklik Türklerin bu bölgeye yerleşmesi ve yurt tutmalarıyla başlamıştır. Bu yöreye Türklerin en yoğun olarak geldikleri ve çeşitli köy ve kasabalar kurdukları dönem 11. ve 16.  yüzyıllar arasıdır. 11. yüzyıldan itibaren yörenin kültürel kimliği büyük oranda değişmeye başlamıştır. Bu süre de bin yıllık uzun bir süredir.

Yöreye gelen Türkler, kendilerinden önce kurulmuş olan köy ve kasabaların adlarını genellikle değiştirmemişlerdir. Nitekim Karadeniz Bölgesinde, hatta Anadolu’da Türklerin gelmesinden önce kurulmuş köy ve kasabalar fethedilerek ele geçirilse bile ve hatta nüfus yapısı tamamen değişse de, bazı ara dönemlerin uygulamaları haricinde yerleşkelerin eski adları olduğu gibi kalmıştır.

Ancak Türkler, bizzat kendi kurdukları köy ve kasabaların, yakın çevrelerindeki mevkilerin ve yaşadıkları çevredeki coğrafi oluşumların adlarını, kendi dillerinden vermişler ve kültürel kimliklerini bu coğrafyaya kazımışlardır.

Orta Karadeniz Bölgesinin Türk iskânına açılması Danişmendliler ve Hacı Emiroğulları zamanında başlamıştır. Danişmendlilerin ileri karakol olarak kullandıkları ve Hacı Emiroğulları Beyliği’nin kuruluş merkezi olan Mesudiye’deki Milas Kalesi çevresindeki dağ adları çok ilginçtir. Türkiye’nin hiçbir bölgesinde böyle bir adlandırmaya rastlanmaz. Erdembaba, Dumanbaba, Karababa, Kılıçbaba, Sarıbaba,  Akbaba, Karaaslan, Hüseyindede ve Iğdır gibi adlandırmalar bu tepeler etrafında kümelenen Türkmenlerden günümüze kadar gelen adlardır. Ayrıca bu tepelere ait efsaneler de söylenegelmiştir.

Yörede tepelere verilen adlar bunlarla da sınırlı değildir. Ulubey’ın yakınlarındaki Şayip Tepesi ve Fermüde Tepesi de buralarda yurt tutan Türkmen beylerinin adlarını taşımaktadır.

Türk halkı, bu topraklara tutunmalarını sağladıklarına inandıkları şahsiyetleri o kadar kutsamıştır ki, bu tepelerde yatanları kendi kültürlerinde evliyalaştırmış, onları çaresizliklerinin çaresi olarak görmüşler ve bu tepeleri ziyaretgah haline getirmişlerdir.

Bölgede Türkmen adlarının bir kısmı da idari birimlere verilmiştir. Ebulhayr Kethüda, Şemseddin Kethüda, Sevdeş Bey, Alibeğce, Pir Aziz, Satılmış-ı Bayram, Satılmış-ı Mezid Bey, Mehmet Çamaş ve daha adlarını saymadığımız nice şahsiyet.

       Ordu yöresindeki yerleşke, mevki ve diğer coğrafi adlandırmalar çok büyük bir ölçüde Türkçe adlardan oluşmaktadır.

Bu konuda Ordu Tarihinden İzler adlı kitabında Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız, şu nefis tespitte bulunmaktadır:

“Ordu ve yöresine ait yerleşme adlarının toplamı 752 civarındadır. Bu adların etimolojik tahliline gidilmeksizin ilk okunduğunda açık seçik manaları anlaşılanlar göz önünde bulundurularak, söz konusu isimler bir tasnife tabi tutulduklarında şöyle bir manzara ile karşılaşılmaktadır. Ordu ve yöresi yerleşme adlarının büyük kısmını % 33’ lük bir nispetle menşe’leri boy, oymak ve kişi adlarına dayanan yer adları teşkil etmektedir. Bunlardan Oğuz-lu, Çepni-lü, Döğer, Eymür, Karkın, Alayundlu, Bayadı, Bayındır, Iğdır, Yüregir gibi Oğuz boylarına ait isimler ilk anda dikkat çekmektedir. Ordu yöresinin umumiyetle Çepniler tarafından Türkleştirildiği yazılmakta ise de, daha Fatih devri tahrir defterinde yukarıdaki Oğuz boylarının adına rastlanabilmesi, bölgeyi Türklere açma hareketi içinde, Çepnilerden başka birçok Oğuz boyunun rol oynamış olduğunun kanıtıdır.

  Bu boy adlarından sonra, bir yığın oymak ve şahıs adları sanki tabiatı kucaklamışa benzemektedir: Kara-Hamza-lu, Saru-İlbeğ, Uzun-Mahmud, Ulu-Beğ, Şeyh-Abdullah, Sevdeş-lü, Ece-lü, Danişmend-lü, Kutlu, Arslanlu gibi yüzlerce isim tabiata nakşedilmiştir.

  En kalabalık ikinci isimler grubunun menşe’ini % 25 ‘lik bir oranla, bizzat tabiatın kendisi oluşturmaktadır. Türkler, üzerinde yaşamaya başladıkları tabiatı gözlemişler, onu tanımışlar ve onda keşfettiklerini kendi dilleriyle tasvir etmeye veya musikileriyle bestelemeye çalışmışlardır. Akyazı, Akköy, Karaağaç, Karapınar, Karagöl, Kızılin, Kızılcasu, Sarukır, Alaağaç’ larla tabiattaki renkleri dile getirirken; Taşluca, Kayaköy, Taşlık, Çorak ve Kıraçkaya’larla tabiatın hırçınlığını; Elmalu, Armutini, Çınarlu, Yassıbahçe, Fındıklu, Söğütöze ve Çayırlu’ larla bitki örtüsünü, Ilıca, Küre, Şabhane’ lerle yer altı nimetlerini ifade etmeye çalışmışlardır. Depecük, Eğriceyurd, Kuyudibi ve Çatak’ da tabiatın engellerini hissetmişlerdir. Yağmurluca’da ıslanmış, Kuzbelen’de ve Kuzköy’de ürpermiş, Meydancık ve Uluoba’da nefes almışlar, Güney’de ve Şems’de ısınmışlardır.

Hayvanları da tabiattan ayırmamak gerekir. Ordu ve yöresinde çeşitli hayvan adlarıyla adlandırılan yer adlarına da rastlanıyor. Toplam yer adlarının % 15’ini teşkil eden adlar arasında Karga, Sığır obası, Eşeklü, Katırköy, Çakallu, Kurdlu, Balıklu, Geyikini ve Turnasuyu gibi isimler yer almaktadır.

Meslek isimleri de yer adı olarak kullanılmıştır (% 5 nispetinde) . Derzilü, Okçulu, Yaycılu, Kazancı, Kovancı, Kaşukçu, Sengsatan, Ahursalar., Mirahur, Çobanalanı gibi isimler, mesleklerden gelen yer adlarına örnek olarak gösterilebilir…”

Türkmenler yaşadıkları bölgelere etnik damgalarını vurmuşlardır.

Gelelim Ordu adıyla ilgili tespitlerimize. Ordu yerleşkesi de yukarıda bahsettiğimiz köy ve idari birimler gibi Türkmenler tarafından kurulmuştur.  Hatta Oğuz Türkleri tarafından Karadeniz Bölgesi’nde kurulan tek il adıdır.  

Ordu İli’nin adının nasıl verildiği, Osmanlı Tahrir Defterlerinin günümüz Türkçesine çevrilmesiyle açıklığa kavuşmuş ve bu konuda ileri sürülen diğer görüşler büyük oranda çökmüştür.

Ordu, Türkçe bir kelimedir. Sözlük anlamı, bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü veya bu kuvvetlerin bir bölümüdür. Amaç ve nitelikleri yönünden benzer insan topluluklarına ve çok sayıda kalabalığa da bazen ordu denildiği olur.

Ordu, Osmanlı arşivlerindeki belgelere göre Türkler tarafından kurulmuş bir yerleşkedir. İlk çağ ve Orta çağda bugünkü Ordu’nun kurulduğu yerde aynı adla anılan antik bir kalıntı yoktur. Günümüzde Ordu yakınlarında Bozukkale olarak adlandırılan antik “Kotyora”nın Ordu ile hiçbir tarihi bağlantısı bulunmamaktadır.

Ordu yerleşkesi, yöreyi Türkleştiren Hacı Emiroğulları tarafından kurulmuştur. Hacı Emiroğulları Beyliği’nin en parlak dönemi Süleyman Bey zamanıdır. Beyliğin kurucusu Bayram Bey, onun oğlu Hacı Emir Bey ve Emir Bey’in oğlu Süleyman Beydir. Süleyman Bey, babası ve dedesinin yaklaşık yüz yıldan fazla mücadeleleri sonucu geniş bir araziye sahip olan beylik sınırlarını daha da genişletmiştir. Batıda Tacettinoğulları Beyliği’nin büyük kısmını kendi beyliğine bağlayan Süleyman Bey, sonra da Mesudiye yöresinde yoğunlaşmış bulunan Türkmen oymaklarını sahillere yerleştirmek için bölükler oluşturmuştur. Bu bölüklerin her birine kendi komutanlarını atamış ve Giresun’un batı ve doğu kısımlarını tamamen beylik sınırları içine aldıktan sonra Türkmenlerin buralara iskânını sağlamıştır.

Bölgenin tamamen fethinden sonra sıra beylik topraklarının ortasında kalan Giresun’un fethine gelmiştir. Süleyman Bey, karargâhını 1396 yılında günümüzdeki “Eskipazar”a kurmuştur. Bu yerleşkeye de “Nefs-i Ordu bi-ism-i Alevi” adı verilmiştir. Günlerce bu karargâha asker toplanmıştır. Nihayet Ordu’da toplanan ve sayıları on iki bine ulaşan ordunun oluşmasıyla Giresun’un fethi için sahilden yola çıkılmıştır. Süleyman Bey 1397 ilkbaharında Giresun’u da fethederek Türkmenlerin iskânına açmıştır.

Bilindiği gibi Türkmen beylerinin ikamet merkezilerine “Ordu” denildiği çok sık rastlanan bir olaydır. Örneğin Tacettinoğulları Beyliği’nin merkezi Niksar iken, kışlak olarak kullandığı bugünkü Çarşamba’ya bağlı Ordu Köyü de aynı Türkmen geleneğinden gelen bir adlandırmaya sahiptir.

Benzer bir Ordu Köyü de 15. yüzyıldaki Canik Sancağı’nın en doğusunda yer alan “Satılmış-ı Mezid Bey” Nahiyesi’ndeydi. Satılmış-ı Mezid Bey, bu sancağın önemli idari birimlerinden birisiydi ve bu birime yaklaşık 90 köy bağlıydı. Günümüzde yörenin merkezi olan Fatsa, o yıllarda bazı ticari ve sınaî faaliyetlere sahne olan önemli bir köy durumundaydı. Yöredeki yerleşme yerlerinden Ordu ve Bolaman “nefs” olarak zikrolunmuşsa da, her ikisi de şehirlere has özelliklere sahip olmaktan uzaktılar. Ordu’nun önemi (Günümüzde Fatsa’da Eskordu/Eski Ordu olarak anılan köy), muhtemelen bu kırsal nahiyenin merkezi –ki  “nefs” olarak anılması da bununla ilgili olmalı- ve yörede subaşılık yapan Mezid Bey’in kardeşi Beyazıd Bey’in ve yakınlarının 15. ve 16 yüzyıllarda yaşadığı yer olmasından gelmekteydi.

Bundan da Türkmen beylerinin yönetici olarak oturduğu yerleşkelere “Ordu” ismi verildiği anlaşılmaktadır.

Daha önce de belirtildiği gibi, Süleyman Bey’in karargâh kurduğu ve Giresun’u fethetmek için asker topladığı, günümüzdeki Eskipazar mevkii, 1396 tarihinden itibaren çevredeki halk arasında ve Tahrir Defteri kayıtlarında “Ordu” olarak adlandırılmıştır.

Tarihi süreç içinde bu ad hiç değişmemiştir. Kimi zaman Bayramlu-yı Ordu, kimi zaman Nefs-i Ordu, kimi zaman da Canik-i Bayramlu-yı Ordu olarak söylenegelmiştir. Osmanlı belgeleri olan Tahrir Defterleri, Avarız Defterleri, Mühimme Defterleri, Ceride Defterleri, Salnameler ve Kadılara gönderilen hükümlerde Ordu kent merkezi için hep bu adlar kullanılmıştır.  

Adlandırmalar, bu coğrafyanın tapularıdır. Sadece Türkmenlere ait adlar değil, diğerlerinin değiştirilmesi de yanlıştır. Bu tür davranışlar geçmişten gelen kültürlere saygısızlık anlamına gelir. O nedenle de özen gösterilmesi, günlük siyasi gelişmelere konu edilmemesi gerekir.

Ordu özelinde büyükşehir kurulurken merkez ilçenin adının mutlaka değiştirilmesi gerekiyorsa yeni adın bu kentin tarihi derinliği ile bağdaşır olması lazımdır. “Bayramlı”, “Bucak”, “Ulubucak”, “Bozcatepe” ve “Akyazı” gibi adlar, bu coğrafyada Ordu merkezi ile ilgili adlardır.  

Son yıllarda Ordu merkeziyle ilgili “Altınordu” gibi bir adın kullanılması, Asya’da kurulmuş ve Oğuz Türklerinden farklı bir grubun, yani Kıpçakların kurduğu Altınordu Devleti’ni çağrıştırdığı için kanımca doğru olmamıştır. Bu adın, Ordu kentiyle uzaktan yakından ilgisinin olamayacağı da açıktır.

Bu coğrafyanın tapusu olan adlandırmaların büyük kısmı, Ordu yöresini Türk iskânına açan Hacı Emiroğulları Beyliği zamanında verilmiştir. Orduluların bu adlara layık olması için Ordu kent merkezinin ilk nüvelerini atan Hacı Emiroğlu Süleyman Bey’in kentin kuruluş yeri olan Eskipazar’daki kalıntıların yanına heykelinin yapılması bir vefa ölçüsü olmalıdır.

Bu isteğimizi ömrümüz yettiğince hatırlatmaya devam edeceğiz.

***

KAYNAKÇA:

1455 Tarihli Tahrir Defteri

Yediyıldız B. Ordu Kazsı Sosyal Tarihi

Yediyıldız B. Ordu Tarihinden İzler

Baş M. Ordu Yöresi Tarihi

 

Kategori:Hacı EmiroğullarıMesudiyeMithat Baş tarih araştırmalarıorduOrdu adıordu tarihitarihTürkçe

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın